Nina&Afrodit

Heyecanlıydım. Çünkü oda arkadaşım olacaktı. Bana bir oda arkadaşı geleceğini duyunca sevinçten havalara uçmuştum. Çünkü yalnızlıktan sıkılıyordum.
Onu beklerken, ellerimi sırtımda kavuşturup, odada bir yukarı bir aşağı yürüyüp duruyordum. Sonunda yürümekten topuklarım ağrıdı ve yatağa oturarak Rusça bir kitap okumaya başladım. Annemle babam bu kitapları bana çok önceden göndermişlerdi ama ben sadece canım sıkılınca okuyordum.
Her ayak sesi duyduğumda kalbim hızla çarğıyor, heyecanlanıyordum. Kitabı yatağın üstüne fırlatıp ayağa kalkıyor, hiçkimsenin gelmediğini görünce geri yerime oturup kitabı okumaya devam ediyordum.
Sonra bir ayak sesi daha duyup ayağa kalktım. Yine kimse gelmeyince artık her ayak sesi duyduğumda ayağa kalkmamaya karar verdim.
Tekrar ayak sesi duyduğumda ayağa kalkmaya niyetlendim ama sonra vazgeçtim. Sonra oda arkadaşıma vereceğim hediyeyi hatırlayıp masama doğru yürüdüm ve hediye paketini alıp yatağımın üstüne bıraktım. Ona aldığım hediye, gümüş rengi, üstünde minik kalpler, yıldızlar, müzik notaları, küçük sol anahtarları ve başka birsürü ıvır-zıvır sallanan bir bilezik almıştım.
Acaba beğenecek miydi? Acaba nasıl biriydi? İyi mi kötü mü? Sıkıcı mı eğlenceli mi? Yoksa ırkçı biri mi? Benden hoşlanacak mı yoksa nefret mi edecek? Doğrusu benden nefret etmesi çok kötü olurdu. Bu sorular kafamın içinde cirit atarken, kapıdan iki "tık tık" sesi geldi ve ben "girin!" diye heyecanla bağırınca kapı aralandı...
İçeri giren çok hoş hatta güzel bir kızdı. Kahverengi ve uzun salık saçları ve soluk bir teni vardı. Odaya girince etrafına bakındı ve bana kocaman ışıl ışıl bir gülümseme gönderdi. Ben de mutlulukla ona gülümsedim ve yanına gittim.
"Merhaba ben Nina. Sen de benim oda arkadaşım olmalısın. Artık bir oda arkadaşım olduğu için ne kadar mutluyum tahmin bile edemezsin."
Ben bunları söyleyince sırıttı ve ona uzattığım elimi sıktı.
"Ben de."
Bu iki kelimeyi söyledi ve valizini yatağının kenarına dayadı. Valizini açtı ve içinden bir yığın yastık ve nevresim takımı çıkararak yatağının üstüne koydu. Nevresim takımını açtı ve yatağına serdi. Daha sonra yastıkları da yatağın üstüne karışık bir şekilde dizip yatağına uzandı.
Sonra birşey hatırlamış gibi ayaklandı ve yanıma geldi.
"Ah, adımı söylemedim. Adım Afrodit. Tanıştığıma memnun oldum."
Ona gülümsedim ve yatağımın boş kalan kısmına elimle vurdum.
"Otursana."

Bugün hayatımın en mutlu günüydü. Yeni oda arkadaşımı tanıyacaktım okula geldiğimden beri tek başıma kalıyordum artık bir oda arkadaşına,sırdaşa,dosta ihtiyacım vardı.
Gözlerimdeki ıslak yaşlar ilk soluk tenimde dolaşıp saten gömleğime damladı."Lanet olsun rümelim aktı galiba"Okadar sesli söledmki okulun boş kolidorlarında yankılanmıştı. Yeni odamla ve oda arkadaşımla karşılaşmadan önce lavoboya doğru gittim.
Tekrar odama doğru gittiğimde rusça birşeyler yazan kapı yeni odamın olduğunu anladım cebimdeki paketi elime aldım, saçlarımı düzeltip kapıyı tıkladım. İçeriden çok tatlı hafif aksanı ruslara kaçan bir kız sesi geldi.
"Girin!"İçeri girmiştim. Sarı saçlı neşeli bi kız yanıma yaklaştı ve her zamanki gibi o ışıltılı gülümsememi yaptım.
"Merhaba ben Nina. Sen de benim oda arkadaşım olmalısın. Artık bir oda arkadaşım olduğu için ne kadar mutluyum tahmin bile edemezsin.
Okadar çok heyecenlıydım ki kızın suratına bile bakamadan"bende"Diyebilmiştim. Ninaya adımı bile söylemeden annemin benim için özanle koyduğu çarşafları yastıkları yatağımın üzerine bırakmıştım. Ama en önemli şeyi unutmuştum nina'nın yanına yaklaşarak ve gülümsememle.
"Ah, adımı söylemedim. Adım Kristen. Tanıştığıma memnun oldum."Ve sonra bana yatağını boş olan kısmına oturmamı istedi. yavaşça oturdum ve elimde tutuğm paketi ona uzattım. Kızın yüzünde ki beyaz renk gittikçe kırmızılaşmıştı. Elimdeki paketi aldı ve sarıldı.
"benimde sana bir hediyem var"Yatağının üzerinde duran paketi uzattı bu beni çok mutlu etmişti. Boynuna sarıldım.Paketi açtığımda hep hayalini kurduğum gümüş rengi, üstünde minik kalpler, yıldızlar, müzik notaları, küçük sol anahtarları ve başka birsürü ıvır-zıvır sallanan bir bilezik almıştı.B-bu hediye çok güzel çok teşşekür ederim. Galiba İyi anlaşıcağız gibi gözüküyor.Dedim ve ikimizde kahkahalarla gülmeye başladık.Okadar çok gülmüşüz ki hediyemi bile açmayı unutmuştu.Hedimi açmasını beklerken yüzümde kocamn aptalca bir gülümseme olduğunu biliyordum.

Nina;

Rp Out: özür geç kaldım canım.

Yavaşça yanıma oturdu ve elinde tuttuğu paketi bana uzattı. Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. Beni çok mutlu etmişti. Elindeki paketi aldım ve ona sarıldım.
"Benim de sana bir hediyem var." Yatağımın üzerinde duran paketi uzattım ve yüzünde bir mutluluk ifadesi oluştu. Boynuma sarıldı. Paketi açtığında gülümsemesi iyice yüzüne yayıldı. "B-bu hediye çok güzel çok teşekkür ederim. Galiba İyi anlaşıcağız gibi gözüküyor," dedi ve neden bilmiyorum ama ikimiz de kahkahalarla gülmeye başladık.O kadar çok gülmüşüz ki hediyesini bile açmayı unutmuştum.Hediyesini açmamı beklerken sırıtıyordu.
Paketi açtığımda ışıl ışıl taşlarla çevrili kalın bir bileklik beni bekliyordu. Uzun uzun Afrodit'e baktım ve "Çok teşekkürler!" diyerek sıkıca sarıldım. Artık yalnız değildim.
Bir süre o eşyalarını yerleştirdi ben de ona yardım ettim. Sonra dondurmasını yiyince çıplak kalan Magnum Gold çubuğunu, artık Magnum Gold çubuklarıyla dolup taşan çöp kutusuna fırlattım ve Magnum Gold depoladığım minibarımdan bir tane daha aldım.
"Sen de ister misin?"
Afrodit, "evet" anlamında başını sallayınca ona da bir tane verdim.
"Teşekkürler.
Yapacak birşey kalmayınca konuşmak için bir konu açtım.
"Ee, işaretlendiğin için mutlu musun? Yoksa insan hayatını mı özlüyorsun?"
Soruyu sorduğuma pişman ettirecek bir hüzünle başını bana çevirdi.

Nina'yla hediye paketlerimizi açtıktan sonra birbirimize sıkıca sarıldık. Bu arda canım tatlı bır çeyler istiyordu.Bana Magnum Gold depoladığı minibarımdan bir tane aldı.
"Sende istermisin?" Canım okadar çok çekmiştiki büyük bir istekle Evet der gibi kafamı salladım. Magnum Gold uzattı ve gülümsedi.
"Teşşekür ederim" Oksdsr kibar sölemiştimki hafif bir gülümseme belirmişti suratında. Yanıma oturdu ve birkaç soru yöneltti.
"Ee, işaretlendiğin için mutlu musun? Yoksa insan hayatını mı özlüyorsun?"Bu soru mideme Kramplar girmesine neden olmuştu ama cavap vermeliydim.
Hyr işaretlenmeden önce hayatım güzeldi çok zenginiz ama huzurumuz yoktu babam çok sert birisiydi.Çok zenginolmamıza rahmen babamıın bağırmalarına katlanamıyordum.Müzik dinliyordum, kitap okuyordum babamla annemin kavaga etmelirini dinlemk istemiyordum.Okula gittiğim bir dün iz sürücü beni işaretledive hayatım değişti. İşaretlendikten sonra evden kaçtım ve gece evine geldim. Hayatım düzene girmeye başladım.Ya senin nasıldı? Gözlerimi kaçırmıştım çok utanmıştım ama nina rus akasnıyla beni neşelendirmeyi çok iyi biliyordu....

Nina;

Nina'yla uzun uzun konuştuk. Hem magnumlarımızı yedik hemde sohbet ettik. Nina'yı çok sevmiştim. Abisinin Xavier olduğuna şaşırmıştım ama bir yandanda çok sevinmiştim. Sevgilimin kardeşiyle aynı odada kalıyorduk. Bu arada sevgili olduğumuzu söylediğimde Nina'nın tavrı çok hoşuma gitmişti.Magnum çubuğumu atmaya gittiğimde çöp kutusunun dolduğunu fark ettim.
"Çöpü boşaltmanın zamanı gelmiş sanırım."
Afrodit'e gülümsedim. "Sonra."
"Ne zamandan beri her kutuyu boşaltmak aklına gelince "sonra" diyorsun?" diye sordu muzip bir tavırla. Nina kısa bir süre durdu ve parmaklarıyla saymaya başladı.
"Sanırım... Yaklaşık 2 haftadır."
"Harika artık boşaltmalıyız ama şimdi muhabbet ediyoruz derslere giderken yaparız."Suratımda kocaman ve şapşalca bir gülümseme büründü. Bir süre sonra Nina'ya en çok merak ettiğim iki temel soruyu sordum.
"Nina senin yeteneğin ne ayrıca,Sevgilin varmı?." Sevgilin varmı biraz hızlı olmuştu ama merak etmiştim.
"Yeteneğim sesimle insanları ele geçirebilmek." Bir dakika durdu. Göz kapaklarını ovuşturdu. Bana sıraıtarak baktı. okadar çok merak etmiştim ki üstüne atlayabilirdim.
"Evet seni sinliyorum hadi ama Nina abine söylemem." ikimizde kahkaha attık. Ama nina benden çok kahkaha atmıştı. Bana döndü ağzını şaplattı. Abisi gibi onunda müthiş bir sesi vardı konuşmasıyla büyülüyordu insanı....

Nina;

Nina bana özel gücümü sorduğunda çok güzel bir güçmüş gibi yanıt verdim. ilkin anlamadı ama sonra açıklayınca çok hoşuna gitti.Benden yeteneğimi göstermemi istedi ama ben daha yapamadığımı söyleyince bana çok güzel bir fikir söyledi.
"İlk denemeni şimdi yapmaya ne dersin?" Bu çok hoşuma gitmiş. Heyecanlanmıştım bu ilk denemem olacaktı başıma neler geleceğini bilmiyordum.Nasıl görmeye çalışacağımı bilmiyordum.
"Yardım edersen olur ama ben sadece cisim arkası görmek değil, içinden geçmek,ve cismin içinide görebilecekmişim Neferet öle dedi."Nina'nın gözleri büyümüştü.
"Tamam yardım edeceğim. Ama süper bir yeteneğin var." Büyük bir kahkaha attı.elimden tuttu gözlerimi kapamamı söyledi. söylediklerini yaptım.gözlerimi kapadım ve bekledim. gözlerimi açtığımda makyaj kutusunu önümde gördüm.
"Peki şimdi arkasındaki cimi görmeyemi çalışacağım yani". İkimizinde suratında kocaman bir gülümseme vardı.
"Evet hadi başlayalım." Heyecandan kalbim duracaktı.Gözlerimi makyaj kutusuna diktim.Odaklanmaya çalıştım. Başım ağrımaya başlamıştı ama cisim gittikçe şeffaflaşıyordu.Elimi tutması için Nina'ya uzattım.Elimi tuttuğunda birazdaha güçlendim ve artık tam olar cismin arkasını görebiliyordum. Arkasında oyuncak bir ayı vardı. daha fazla dayanamayıp yere bıraktım kendimi. Başım çok kötü olmuştu. Nina meraklı gözlerle bana bakıyordu.Gülümsedim ama başım daha kötü olmuştu yüzümü tekrar buruşturdum.Bağırarak...
"Oyuncak Ayı".Diyebildim. Nina hem çığlık atıyor hemde Birşeyler söylüyordu. tam olarak duyamıyordum ama;
"Başardın Afro'Mm, Başardın".Hem odanın içinde dönüyor hemde bana sarılıyordu.
"Nina keyfini bozmak istemem ama beni hemen yatağa götür çok kötüyüm".Nina hemen yanıma geldi elimden tuttu ve yatağa uzandım.meraklı ve soru sorcak gözlerle bana bakıyordu.
"Ne sormak istiyorsan sorabilirsin tatlım merak etme birazdan düzelirim".Hafifçe gülümsedim oda gülümsedi ve sonu gelmicekmiş gibi heyecanla konuşmaya başladı...

Nina;

"Nasıl bir his? Eğlenceli mi? Biliyor musun? Bu yetenek senin çook işine yarayabilir. Hele cisimlerin içinden geçmek... Tıpkı bir hayalet gibi!"Bu soruların hiç birine cevap veremeyecek bi haldeydim. Gittikçe gözlerim kapanıyordu. Uykum gelmeye başlamıştı.
"Tatlım biraz istirahat etmek sana iyi gelecek,"Çok anlayışlı bir arkadaşım olduğu için şanslıydım. Gözlerimi kapatır kapatmaz hiç bitmeyecek bir uykuya dalmıştım.
RÜYA;
Gözlerimi açtığımda odamda değildim.okyanusun kenarında bağdaş kurmuştum. Ellerimle gözümü ovuşturduğumda gözyaşlarımı hissettim neden ağlıyordum ki.Ayağı kalkıp etrafıma bakındım önümde deniz, ayağımın altında kum, arkamda ise aşılmaz duvarlar vardı.duvara doğru koştum. ününe geldiğimde kurtulmak için ellerimle duvara vuruyordum haykırıyordum.
"Lütfen buradan çıkmalıyım,çıkmak istiyorum". Arkamda Nyx'in sesini duyduğuma emindim. Arkamı döndüğümde ışık saçan güzelliği vardı.
"Kızım çıkacaksın ama herşey sana bağlı sevgilinin yaşaması sana bağlı,buradan çıkmanda, bu durumundan nasıl kurtulacağını kalbini dinleyecek bulacaksın sonrası gelecek ama hızlı ol yoksa sevgilini kaybedeceksin".
"Nasıl bulucam bu duvarları aşamam bu imkansız".Gülümsedi bu kadar güzel birisi daha hiç görmemiştim.
"İmkansız diye birşey yoktur unutma".Ortadan kaybolmuştu. Bugün başımdan neler geçti hepsi film şerdi gibi gözümün önünden geçiyordu. Makyaj kutusunun arkasını gördüğüm an diğerleri gibi değildi. Çok yavaş ve anlamamı sağlıcakmış gibiydi.
"Evet buldum". haykırmıştım resmen. Ama yapamazdım nasıl yapacaktım duvarın içinden geçemiyordumki. Ağlamaya başladım, ama ağlamanında bir faydası yoktu. Elimi duvara dayadım.Düşüncelerimi duvarın içinden geçtiğimi hayal ederek kurmuştum.Elimin yavaşca bir sıvının içinden geçtiğini hissetim. Evet elim geçmişti yavaşça elimi çektim iki adım geri çekildim. Gözlerimi açtığımda tetrar o duvarlar vardı bu sefer gözlerimi açarak yapacaktım. duvara avauş içlerim dönük uzattım. Duvarı açıyormuş gibi ellerimi ikiyana yavaşça açmaya başladım ve duvara doğru yürüdüm. İlk elim girdi ve sonra vücudum da girmişti.Artık duvarın diğer tarafındaydım. Derin bir oh çektim ama gözüm çimenlere kaydığında kanlar içinde yerde yatan Xavier'ı gördüm yanına koşmaya çalışıyordum ama bir kuvvet beni tutuyordu. kafamı yukarı kaldırdığımda buz gibi serin rüzgarın geldiği yerde duran siyah kanatlı meleği gördüm. Çok yakışıklıydı birşey ona çekilmemi istiuordu ama ben direniyordum. sonunda ona doğru çekilmeye başaldım.İstemiyordum , Xavier'ın bana ihtiyaçı vardı.
"Hayırrrr!".

Uykumdan uyandığımda Nina'nın bana baktığını gördüm."Niye öle bakıyorsun sadece rüya gördüm".Ellerimden çekip beni büyük aynanın karşısına götürdü. kendime baktığımda gözlerim yaşlar içindeydi ve kıpkırmızıydı. Ellerim dikkatimi çekmişti. Baktığımda soyulmuş kuzarmışlardı. Bir süre sonra yandıklarına anladım.Nina beni yatağıma götürdü. Rüyamı anlattığımda çok şaşırmıştı. Ama ben rüyaya deil vücudumda olan değişikliklere şaşırmıştım...

"Afrodit, bence Nyx senin yeteneğinle ilgili bir rüya görmeni sağlamış."Tavana baktım.
"Haklı olabilirsin."Evet haklı olabilirdi.Ama yeteneğimi deneynce ellerim acıyacaktı hemde çok.Gözlerim yine ellerime takıldı.Kırmızılardı.Sanki ateşin içinde kalmıştılar. Aynada gördüğüm şey çok ilginçti.Tekrar ellerime bakınca hiçbirşey görmemiştim. Kırmızılık gitmişti.
"Nina Yeteneğimi kullandırmaktan öte ters birşeyler var.Sİyah kanatlı birşey beni çekiyordu. En önemlisi Xavier'ı öldürüyordu.O çok yakışıklı bir yandanda nefret duyduğum şey öldürüyordu".Ne demk oluyordu bu şimdi.Xavier başı derttemiydi.Olamaz yardım etmeliyim.Gözlerimin önüne geldikçe rüya ürperiyordum.Nina gelip sarıldı.Gözyaşlarımı silince anladım ağlıyorum. Hemde çok içten hıçkırıklarımdan korkan kedim yorganın altına girdi.Nina'nın rahatlatıcı öğüt vermesine gelmişti sıra hem saçımı okşuyor hemde anlatıyordu. Çok şey ifade eden şeyler anlatıyordu...


Rp out:Üzgünüm canım kısa oldu ama canım çok sıkkın